Zeytin, binlerce yıldır Akdeniz kültürünün temel bir parçası olmasının ötesinde, bilimsel araştırmalarla da desteklenen güçlü bir bağışıklık dostudur. Gerek tane olarak tüketildiğinde, gerekse zeytinyağı şeklinde sofralara geldiğinde; hücreleri oksidatif stresten koruyan, iltihaplanmayı azaltan ve vücudun savunma sistemini güçlendiren birçok aktif bileşen içerir.
Bu yazıda zeytinin bağışıklık için neden bu kadar önemli olduğuna yakından bakacağız.
Zeytinin en özel bileşenlerinden biri oleuropein adlı fenolik bileşiktir. Özellikle erken hasat ve soğuk sıkımzeytinyağında miktarı oldukça yüksektir.
Oleuropein’in bağışıklığa etkileri:
Bu nedenle zeytinyağı doğal bir antienflamatuar olarak tanımlanır.
Bağışıklık sisteminin güçlü kalması için hücrelerin dış etkenlere karşı korunması gerekir. Zeytin ve zeytinyağı:
Bu bileşenler, bağışıklık hücrelerinin üzerindeki oksidatif stresi azaltarak, onları daha dirençli ve uzun ömürlü hale getirir.
Kısacası:
Düzenli zeytinyağı tüketen kişilerin savunma sistemi daha hızlı ve etkili tepki verir.
Bağışıklığın %70’i bağırsaklarda bulunur. Zeytinyağındaki tekli doymamış yağ asitleri (özellikle oleik asit), bağırsak florasının dengelenmesine ve faydalı bakterilerin çoğalmasına katkı sağlar.
Bu da:
| Ürün | Günlük İdeal Tüketim | Not |
| Natürel Sızma Zeytinyağı | 2-3 yemek kaşığı | Çiğ tüketildiğinde daha etkilidir. |
| Siyah / Yeşil Zeytin | 6-10 adet | Doğal salamura veya az tuzlu tercih edilmelidir. |
En yüksek fayda için:
Zeytin, bağışıklığı destekleyen doğal, kolay ulaşılabilir ve güvenilir bir besindir.
Zeytin, sadece soframızın lezzetli bir parçası değil; bağışıklık sistemimizi besleyen, hücrelerimizi koruyan ve vücudumuzu güçlendiren tam bir şifa kaynağıdır. Doğru saklama ve doğal işleme yöntemleriyle üretilmiş zeytin ve zeytinyağları, özellikle kış döneminde düzenli olarak tüketildiğinde, hastalıklara karşı koruyucu bir kalkan oluşturur.
Doğadan gelen bu mucizeyi sofranızdan eksik etmeyin.